BİR VAJİNİSMUS BAŞARI HİKAYESİ
Belçika'da bir üniversitede doktora yapan, entellektualitesi oldukça yüksek A.Y Hanım bize geldiğinde eşi ile 2 yıllık evliydi. Evlilik öncesi 3 yıllık nişanlılık ve ondan önce de 5 yıllık flört dönemleri olmuştu.
Vajinismus tedavisine eşinin yurt dışında olması nedeni ile yalnız olarak katıldı. Son seansta eşi ile birlikte katıldıkları terapi sonrası ilişki önerildi ve başarıya ulaşıldı.
Vajinismus terapilerine başladıktan sonra öncelikle hastalarımızdan detaylı bir "anamnez" (tıbbi öykü) ve "cinsel anamnez" (cinsel öykü) alırız.
Bu hastamın tedavisine vajiinismus "psikodinamik" alt yapısının oldukça güçlü olduğunu gördüm.
A.Y içine kapanık, iletişimi rahat ve sürekli karşısındakine onay veren, aynı anda kafasından pek çok düşünceleri geçen ve sürekli düşünen bir yapıya sahipti. Belçika'dan Türkiye'ye hem doktora tezini tamamlamak hem de yıllardır rahatsızlığını çektiği bu amansız sorundan kurtulmak için gelmişti.
İşin tuhaf tarafı, A.Y'nin eşi tarafından da cinsellik "çok yaşanması gerekli olmayan bir işlev" olarak görülmekteydi. "Ben seni böyle de seviyorum, benim için SEN değerlisin, cinsel ilişki veya çocuğumuz olmasa bile olur, cinsel tedavi çok gereksiz ve saçma " düşüncelerine sahip bir eş ile yaşanılan bu süreç zaman içinde bir evlilik sorunu haline gelmişti.
Vajinismus sorunuyla karşılaşan hastam özellikle çocukluk çağında modern ailesi tarafından katı ahlaki kurallarla yetiştirilmişti. Dominant bir anne ve pasif bir baba tarafından büyütülmüş, lise yılları İstanbul'da bir yabancı okulunda geçmişti.
Türkiye'ye Belçika'dan hem tezini bitirmek hem de vajinismus sorunundan kurtulmak için gelen hastamız bize internet yoluyla ulaştı. 4 günlük yoğunlaştırılmış bir "hücum terapisi" sonucunda cinsel ilişkide başarı sağlandı. Ancak daha sonrasında da hastamın cinselliğe bakışı ile ilgili terapilerim ve görüşmelerim devam etti.
30 yaşındaki A.Y'yi dinlerken karşımda Freud'un kitabını okuyormuş gibi hissettim. O yüzden bu ilginç hastamdan tüm yaşadıklarını, vajinismus terapisine geldiği seanslardaki düşüncelerini, rüyalarını ve tedavi öncesi- sonrası beklentilerini yazmasını istedim. O da beni kırmadı uzun uzun yazdı ve vajinismus mektubunun web sitemde yayınlanarak hastalarıma ışık kaynağı olmasını istedi. Bu konuda ona teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Vajinismus tedavilerine başlamayı düşünen bazı hastalarıma örnek olması amacıyla bu özel hastamın "vajinismus mektubunu" sizinle paylaşıyorum. Vajinismus mektubunun el yazısı ile yazılmış orijinali kliniğimizde mevcuttur.
Hasta Onayı:
Kimlik bilgilerim gizli tutulmak koşuluyla bu yazıların Dr. Süleyman ESERDAĞ beyefendinin web sitelerinde ve bilimsel çalışmalarında kullanılmasında izin verdiğimi saygılarımla arz ederim.
A.Y (İmza)
22.11.2010
BİR VAJİNİSMUS MEKTUBU ve BAŞARI HİKAYESİ
Yanlış hatırlamıyorsam Bin bir gece masallarından birinde iki sevgili ( kerem ile aslı ) evlenir ama üzerlerindeki lanet yüzünden birlikte olamazlar. Damat gelinin atlas geceliğinin düğmelerini açtıkça düğmeler kendiliğinden yeniden iliklenir. İşte bence bu masaldaki lanetin adı VAJİNİSMUS. İstem dışı bir şekilde sevgililerin kavuşmasını engelleyen sorun. Erkeğe de kadına da kendini çaresiz hissettiren bir dert.
30 yaşındayım. Eşimle üniversitede 10 yıl önce tanıştık ve ilk görüşte aşktı.5 yıl sevgili, 3 yıl nişanlı, 2 yıldır da evliyiz. Buna kimse inanmaz ama biz hiç gerçek anlamda birlikte olamadık. Eşimi görür görmez benim için doğru kişi olduğunu hissettim. 10 yıl içinde bu hissiyatım değişmedi ama ilişkimizde büyük bir eksiklik olduğunu düşünmeye başladım. “ kendimi kadın gibi hissetmiyordum.” Eşime bunu her söylediğimde kahroluyordu ama ne yapacağını bilemiyordu. Yetiştiğimiz kültür bize “ evlenmeden olmaz “mesajını aşılamıştı. Ekonomik koşullar uygun olmadığı için bir türlü evlenememiştik. Kendimi “ eksik” ve “ suçlu “ hissediyordum. Birkaç kez ayrılmak istedim. Eşim bana karşı hep sabırlı, anlayışlı ve şefkatliydi. Ayrı kalamadık. Eşim de ben de “ koruyucu / kollayıcı ( dominant ) annelerin çocuklarıyız. İkimiz de hayatımızın iplerini sevdiğimiz anne ve babamıza teslim etmişiz.
Başarılı eğitim hayatımıza rağmen, ikimiz de hayata karşı hep tecrübesiz ve yabancı kalmışız.
Evliliğimin ikinci yılı yeni bitti. Annemle tatildeydim ve akıntı şikayetiyle beldedeki devlet hastanesine gittim. Kadın doktor muayene edeceğini söylediğinde o meşhur koltuğu ilk kez görmüştüm. Korkuma rağmen koltuğa yerleştim ama muayeneye izin vermiyordu bedenim. Doktor spekulum denilen bir aletle zorladı, “istemiyorum” dediğim halde vazgeçmedi. Sonrasında her yer kan revan içinde kaldı. Hayatımda kendimi bu kadar kötü hissettiğimi hatırlamıyorum. Doktorun şaşkın bakışlarından bu kanamanın normal olmadığını anladım. Ama doktor hata yaptığını kabul etmek istemedi ve bana sinirli bir şekilde “ muayeneye izin vermen, bana yardımcı olman gerekiyordu” dedi. Kanamanın neden olduğunu bilmediğini hissettim. Bana sadece “ eğer kanama devam ederse acil ‘ e git “ dedi. O an da kafamdaki bir peşin hüküm sonsuza dek yıkıldı ve “ kadın doktor ilk tercih olmalı “ fikrim geçerliliğini kaybetti.
Yaşadığım travma yüzünden ağlayarak hastaneye yakın özel bir klinik buldum ve o kadın doktorun verdiği hasarı tespit için muayene oldum. Tabi ki muayene ancak bayıltıldığımda yapılabildi. İki kez narkoz vermek zorunda kalmışlar. Neyse ki hasar yüzeysel bir kesikti. Asıl sorun vajinismus olmamdı.
Teşhisi koyan doktor 55 yaşlarında bir erkekti. Bana alaycı gelen bir ses tonuyla bu sorununu çöz her kesin cinsel hayata ihtiyacı vardır dedi. Kendimi aptal hissettim daha önce internette vajinismus ile ilgili bir haber okumuş ve bende de olabileceğinden şüphelenmiştim.
Eşim hiç üzerinde durmamıştı ben seni olduğun gibi seviyorum ben mutluyum diyordu. Bu zamana kadar da hiçbir zaman şikayetçi olmadı. Anlayışlı olduğu için ona hem minnet hem de kızgınlık duydum. Teşhis konduktan sonra sadece kendim için sağlıklı bir birey olmak için tedavi olmaya karar verdim. Doğru doktoru bulmak benim için büyük bir sorunda.
Konunun mahremiyeti nedeniyle eşe dosta danışamadım düzenli gelirimde yoktu internette araştırma yaparken Hera kliniğin web sitesini gördüm çok detaylıydı ve fotoğraflarla klinik ortamını gösteriyordu. Eşin bulunmasının şart olmadığı ve parmak egzersizlerinin olmadığı belirtilmişti ürkek bir telefonla Ayla hanımdan (asistan) randevu aldım ve cesaretimi toplayıp kliniğe gittim. Gitmeden önce bazı kararlar aldım:
• Muayeneye izin vermeyecektim. Zaten yalnızdım insanlara doktorlarda dahil güvenmiyordum. Zaten yakın zamanda muayene edilmiştim.
• Yalnızca psikoterapi isteyecektim ilaç kullanmak istemiyordum. Dr. Süleyman beyin kliniğine ilk girdiğimde kendisinin beklediğimden daha genç olduğunu gördüm. Ve bir an cesaretimi kaybeder gibi oldum. Ancak sonra ofisin duvarlarındaki başarı belgelerini gördüm, ayrıca kendisinin vajinismusla ilgili akademik çalışmaları olduğunu öğrendim. Kendime onun insanları iyileştirmeye, kendini adamış bir doktor olduğunu telkin ederek onunda bir erkek olduğunu unutmaya koşulladım.
Doktor beyin sorularını en samimi şekilde yanıtlamaya çalıştım. Bu esnada terk edilme korkusu gibi çocukluktan bu yana geliştirdiğim sorunların baskıcı bir aile ve okul hayatıyla büyüdüğünü ve önceki jinekolojik muayeneler sırasındaki hatalı yaklaşımlar sonucu perçinlendiğini fark ettik.
Doktor bey hem çok bilgili hem de bilgiyi hastanın anlayabileceği bir dille aktarıyor anlayamadığım bir terminoloji kullanmıyor. Bence bazı doktorlar kompleks tıp terimleri kullanarak hastanın kendisini bilgisiz hissetmesine neden oluyor. Samimi bir şekilde tıpkı yakın bir arkadaşıyla konuşur gibi hissettirdiği için doktor beye ilk andan itibaren minnet duydum. Görüşme sonunda muayeneye ikna oldum çok küçük hiç hissetmediğim bir el muayenesi sonunda orta derecede vajinismus teşhisi kondu .
Muayene sırasında genç ve nazik asistanı Gözde hanımın elimi tutup sakinleştirici sözler söylemesi çok etkili oldu.
Görüşme sırasında Süleyman beye sosyal yaşantımda karşılaştığım sıkıntılardan bahsettim. Ruhsal çöküntü, paranoya, asosyalleşme insanlardan ve kalabalıklardan kaçma persekütif ve erotomanik hisler…
Geceleri sıkıntı basıyor uyuyamıyordum, gündüz gereksiz yere gergin oluyordum. Kazandığım hiçbir başarı beni mutlu etmiyor, en ufak eleştiri ise yıkılmama neden oluyordu. Doktor bey tüm bu sorunların temelinde vajinismusun olabileceğini söyledi. Şimdi düşünüyorum da insan kendi bedenine küsken nasıl sağlıklı bir yaşantı sürebilir ki.? Çevresiyle nasıl iletişim kurabilir ki? Demek ki eşime karşı yaptığım gereksiz kıskançlıklar hep içten içe kendimle barışık olmamamdan ve kendimi eksik görmekten kaynaklanıyor.
Doktor beyin önerdiği bilişsel davranışsal tedavi yöntemi kendi bedenime ve cinselliğe olan bakış açımı değiştirme üzerine kuruluydu. Ödeme kolaylığı da sağlanınca tedaviye başladım. 5 gün boyunca düzenli olarak kliniğe gidip verilen egzersizleri uyguladım. Benim için kolay olduğunu söyleyemem. Özellikle ilk görüşmede doktor beyin karşısına dehşete kapılmış bir ifadeyle çıktım, sonrada pek değişmedi.
Doktor beyin verdiği temel bilgiler bana o kadar yabancı geliyordu ki çevremin örnek araştırmacı olarak gördüğü bendeniz vajinanın yapısı, kızlık zarının yeri, şekli gibi basit soruları cevaplayamıyordum. Bu bilgileri alırken bile çok zorlandım. Sürekli terliyor, içimde iğrenme, gülme ve endişelenme üçlemesini yaşıyordum. Kendimle büyük bir mücadeleye girmiştim. Davranışsal terapi başladığında verilen egzersizleri yaparken sessiz sessiz ağlıyordum. Bu hallere düştüğüm için kendime hem acıyor hem kızıyordum.
Tedavi boyunca Süleyman bey her zaman anlayışla, sabırla ve şefkatle yaklaştı. Belki bir kadın olsa, hissettiklerimi bu kadar iyi anlayamazdı. Kendisinden öğrendiğim kadarıyla vajinismus hastalarının birçok ortak özellikleri bulunuyor. Bunlardan biri de tedavi süresince gördükleri rüyalar. Bende bu süreçte çeşitli rüyalar gördüm. Doktor beye kısaca bahsedince bilinçaltımın bu rüyalar aracılığıyla benimle doğrudan iletişime geçtiğini söyledi. Yani bilinçaltım alarma geçmiş, uyarı sinyalleri gönderiyordu. Tedaviye direnmekte kararlıydı.
Buradan itibaren tedavi süresince gördüğüm rüyaları ve bu rüyalara ilişkin naçizane analizlerimi paylaşmak istiyorum. İlk başta kısa ve öz olan rüyalarım tedavinin sonuna doğru çok detaylı ve karmaşık bir hale geldi. Asıl ilginç olansa, ilk gördüğüm rüyalarda sadece utandığımı görürken sonlara doğru gördüğüm rüyalar daha derinlere dalmış ve anne / kayınvalidemle, okuduğum baskıcı liseyle ve erkeklerle olan ilişkimi su yüzüne çıkarıyordu. Özellikle erkekleri ne zaman şeytan gibi görmeye başladığımı hatırlamıyorum ama bu yaşıma gelene kadar karşılaştığım uygunsuz tekliflerin bunu tetiklediğini düşünüyorum.
Örneğin 18 yaşındayken, 31 yaşındaki biri beni öpmeye çalışmış birkaç gün uğraşmış başarılı olamayınca da “ ben seni hep kardeşim olarak görmüştüm “ dedi.
22 yaşıma girdiğimde de 45 yaşındaki üniversitedeki hocam evlenme teklif etmiş, reddedince beni hiçbir zaman sevmemiş olduğunu, sadece sığınılacak bir liman gibi gördüğünü söylemişti. Bu ve buna benzer tecrübe ve gözlemler sonucunda ben çevremdeki erkeklerin beni hep “ cinsel hedef, av “ olarak görebileceğinden endişelendim ve av olmamak için her an tetikte oldum. Kadınsı giysilerden ve hareketlerden uzak durdum. Bir süre sonra “ kutsal “ olanı korumak hayatımın odak noktası haline gelmiş. Sorunun büyüdüğünü beni paranoyakça ve erotomanik hisler sarmaya başladığında fark edebildim, ama ne yapacağımı bilmiyordum.
Doktor beye söylediğim gibi, kariyer anlamında başarı vaad eden biriydim ama hayatı yaşamayı beceremiyordum. Kendisi “ bunu çözebilirsin”.” Her şey imgelemde bitiyor” dedi. Vajinismus beyinle ilgili. Tedavi / egzersizler sırasında zorlandığımda da “ kendini Antalya da kumsalda dinleniyor gibi düşün” dedi ve bu imge tedaviye devam ederken işimi kolaylaştırdı.
• İlk rüya : ( pazartesiyi salıya bağlayan gece )
Sokaktayım ama birden çırılçıplak olduğumu fark ediyorum. Önce boş bir arazide olduğumu sanıyorum ama sonra ileride nöbet değişimine koşan askerler görüyorum. Korkuya kapılarak kaçmaya, çıplaklığımı saklamaya çalışıyorum. Çaresiz hissediyorum.
Yorumum :
Çocukluğum askerlerin arasında geçti. Onlar bizi koruyordu. Ama kadınsız bir ortamda oldukları için olası tacizlerine karşı uyarılmıştım. Çevrem, ailem tarafından “ kadın hep temkinli olmalı, kadınlığını saklamalı. Güzel giyinip dikkat çekerse tecavüze uğrar ve bu kendi suçudur.
• Salıyı çarşambaya bağlayan gece: Bir havaalanındayım, kalabalık. Yanımda eşimin ağabeyi var. Birden alt kısmımın tamamen çıplak olduğunu fark ediyorum, dehşete kapılıyorum. Kimse fark etmeden örtünmeye çalışıyorum ama örtü bulamıyorum, çaresiz hissediyorum.
Yorumum :
Sanırım tanıdığım insanların gözünde küçülmekten korkuyorum. Utanılacak birşey yaptığımı hatırlıyor bilinçaltım. ( doktor beyin yorumu )
• Çarşambayı perşembeye bağlayan gece : 8 yıl öğrenim gördüğüm baskıcı liseye geri dönmüşüm. Yanlışlıkla erkekler tuvaletine girdiğimi, önce pisuvarları sonra da birkaç erkek öğrenciyi görünce anlıyorum ve panikle kendimi dışarı atıyorum. Bu esnada elimde yapışkan ve kahverengi bir sıvı olduğunu hissediyor ve iğreniyorum.
Yorumum :
Erkekler iğrenilecek şeylerdir. :(
• Perşembeyi cumaya bağlayan gece: Bir minibüsteyim ve minibüsü lisede hiç hazzetmediğim iki şımarık kız kullanıyor. ( bu kızlar lisedeyken herkese hava atmaya çalışır, kendilerini seksi ve güzel bulduklarını söylerlerdi. Bir keresinde annem onlara benzer “ fazla dişi “ liseli kızları gösterip, “ iyi ki böyle bir kızım yok, buna çok seviniyorum” demişti.) minibüsün tam önünde kısa boylu zenci bir erkek duruyor ve pantolonunu indirip penisini gösteriyor. Kızlara dönüp “ ne kadar ayıp “ diyorum.
Yorumum : Penise bakılmaz çok ayıp.
• Cumayı cumartesiye bağlayan gece: Kadınlarla dolu bir davetteyim. Meğer kayınvalidem düzenlemiş. Beni koluna takıp tek tek tüm davetlilerle tanıştırmak istiyor. O an içimi büyük bir isyan kaplıyor. “ burada bu kalabalıkta olmak istemiyorum” . diyorum sesimi yükselterek. O an da yanımdakilerin kayınvalidem değil, annem olduğunu fark ediyorum. O etrafa endişeyle bakınıyor, birini duyup duymadığını kontrol etmeye çalışıyor. Yaşlı bir kadının bizi duymuş olduğunu fark ediyoruz. Annem beni zorlama bir gülümsemeyle kolumdan çekiştirip “ hadi canım bu davet senin için, gülümse “ diyor ve zorla yürütüyor. Bende kendimi zorlayarak çevremdeki meraklı kadınlara gülümsemeye çalışıyorum.
Bu sırada eşimin arkadaşı olduğunu bildiğim eşimle aynı yaşlarda bir erkek yanıma geliyor. Nedense mesleğinin doktor olduğunu düşünüyorum. Bana hiçbir söz söylemeden, folklorik bir dansa başlıyor ve benimde serçe parmağımdan tutarak dans figürlerine eşlik etmem için teşvik ediyor. Elimden geleni yapıyorum ama bu dansı bilmiyorum. “ ona da ben bu dansı bilmiyorum” diyorum mahcup bir şekilde. O an da yakınımızda beliren küçük bir erkek çocuğa çarpacağız diye ödüm kopuyor. “ çocuğa dikkat et” diye bağırıyorum.
O da dansı bırakıyor ve bana hayranlıkla bakıp; “ yoksa sen ben misin? “ diye soruyor. Gülüyorum, “ sizin ailede böyle uyarıları yapan sensin galiba. Bizde bunu hep ben yaparım” diyorum.
Tüm bunlar olurken kalabalığı unutmuş oluyorum ama dans denemesi bitince yanımdaki kişi kayboluyor ve üç yaşlı, güzel giyimli kadın yanıma geliyor. Bana; “ kızım her şey için teşekkürler biz artık gidiyoruz” diyorlar. Sonra iki kadın üçüncü kadını gösterip onun kendilerine benim kalabalıktan kaçmak istediğimi duyduğunu söylediğini anlatıyor. Durumu kurtarmak için “ öyle şey olur mu ? Sağlık açısından iyi hissetmedim biran, dinlenmeyi düşünmüştüm ama şimdi çok iyiyim “ diyorum. Gülümseyerek o iki kadının elini sıkıyorum. Üçüncü kadına sinirlendiğim için ona elimi uzatmıyorum.
Yüzüne nefretle bakarken kadının suratının masmavi ve çirkin olduğunu görüyorum. Bana karşı mahcup görünüyor. Onun duyduklarını herkese yetiştirdiğini düşünüp daha çok sinirleniyorum. Kadınlar ayrıldıktan sonra koşarak annemin yanına gidiyorum, kalabalığın içinde onu bulup bir kenara çekiyorum ve kadınların söylediklerini aktarıyorum. Sonrada “ neden vaktimi burada, istemediğim insanlarla geçirmek zorundayım? “ diye isyan ediyorum. Annem yine isyanımı umursamıyor. Kadınlarla dolu bir odayı gösterip “ hadi misafirlere çay doldur” diyor.
Görev gibi düşünerek istemeye istemeye seramik parlak çaydanlığı alıyorum ve tepsiye dizilmiş fincanlara çay doldurmaya çalışıyorum ama bir türlü çay dökülmüyor. Çok sinirlenip her şeyi bırakıyorum sinirle yukarı çıkıyorum. Orası boş bir stadyum. Seyircilerin oturduğu tribün bomboş. Rastgele bir yere oturup sinirimin yatışmasını bekliyorum ama o sırada biri omzuma dokununca irkiliyorum. Esmer, kısa boylu ve yapılı vücudu olan bir erkek. Ona, “ yaklaşma, ben paranoyak bir insanım. Hatta ben de şizofreni başlangıcı var” diye haykırıyorum, elini sertçe itiyorum.
Paranoya ve şizofreninin abartılı sözler olduğunu ama bunların onu korkutacağını düşünüyorum. O ise bana yanımdaki masayı göstererek, “ ben seni korumak istiyorum” diyor. Gösterdiği masaya baktığımda aslında boş olmadığını, dört erkeğin oturduğunu görüyorum. Çok rahatsız oluyorum ve hızla oradan uzaklaşıyorum.
Yorumum : Açıkçası rüya çok karmaşık. İlk fark ettiğim şey, annemle olan iletişimim. Annem benim isteklerimi umursamıyor dışarıdakilerin ne düşüneceği daha önemli sanki. Rüyamda annem çevredeki insanları memnun etmek için beni ihmal ve feda ediyor. Gerçek hayatta durum farklı değil.
Tedavinin ikinci günü anneme telefon açıp tedaviye başladığımı bildirdiğimde bana ilk söylediği şey, “ sakın kimseye anlatma, doktora kimlik bilgilerini verme “ oldu. İlk başta tepki vermedim. Telefonu kapadıktan sonra rastgele bir sinemaya girdim ve rastgele film izledim. Yine de içimde ki olumsuz duyguyu bastıramadım. Çıkışta annemi arayıp “ neden bana çok utanılacak bir sorunum varmış gibi davranıyorsun? Vajinismus ahlaksızlık değil, tam tersine “ fazla ahlaklı “ olduğumu gösteriyor.” Bunda senin verdiğin eğitimin ve mesajların payı büyük” diye bağırdım.
Bunun eşim için utanç kaynağı olabileceğini, arkadaşları öğrenirse onunla alay edebileceklerini söyledi. “ Umrumda değil kimin ne düşündüğü .” diyerek telefonu kapadım. Biray sonra bayram için yanına gittiğimde akrabalarımız geleceği için odamı onlara vermem gerektiğini söyledi. “ hep başkaları senin için önce geliyor” dedim tartıştık. Akrabalar gelmeden evden ayrıldım ve bayramı yalnız geçirdim. Hayatım boyunca annem hep yanımda oldu, en büyük zorlukları benimle birlikte göğüsledi. Benim için çok büyük fedakarlıklar yaptı ve yapıyor. Ama nedense içten içe onun beni olduğum gibi kabul etmediği, hep daha farklı bir evlat istediği, hata yaparsam beni reddedeceği hissini taşıdım.
Rüyamda ki yaşlı kadınlar belki de otorite olarak gördüğüm ve beni ayıplamalarından / dışlamalarından korktuğum kişiler. Dans öğretmeye çalışan kişi belki de doktorumun simgesi. “ sen bensin” derken kendi kendimi tedavi etmem gerektiğini mi anlatmak istiyor?
Rüyamdaki erkekler ya tehdit altında hissettiriyor ya da koruyucu. Sanırım bilinçaltımda erkeklerden kaçmam gerektiği ve eşimin beni koruduğu gibi bazı algılar bulunuyor.
Tedavi sona erdi. İşim biraz zor, çünkü eşim yanımda değil. Üç gün için yanıma gelecek ama iki hafta sonra. Birlikte doktor beyle son görüşmeye gittik. Süleyman bey bize sağlıklı cinsel yaşamla ilgili bazı bilgiler ve taktikler verdi. İkimizde dinlerken zorlandık, gülmemek için kendimizi zor tuttuk. Allahtan kendisi çok anlayışlı. Bizim gibi bilgisiz insanlara alışkın. O gece ilişkiyi denedik ama ben çok panik oldum. İki buçuk saat resmen mücadele ettik. Aklımda sürekli o an vardı. Ve dehşete kapılıyordum. Kontrolün kadında olduğu pozisyonda başarısız olduk. Diğer iki pozisyonda başarılı olup olmadığımızı anlayamadık. Eşim bende büyük gelişme olduğunu söyledi. Ama ben çok büyük bir hayal kırıklığı hissettim. İnternetteki forumlarda ve Hera kliniğin web sitesindeki hasta hikayelerinde 3 günde başardım tedavi sonunda ilk seferde başarılı olduk gibi mutlu sonlar vardı. Bense o insanlar gibi başardım diye mutlulukla doktoru arayamazdım. Eşimle kalan iki gecede deneyemedik hem ikimizde bitap düşmüştük hem de yoğun bir sosyal program vardı izlememiz gereken.
Eşim gittikten sonra doktor beyin önerdiği gibi egzersizlere devam etmek istedim ama bir süre yapamadım. Doktor bey zaten önceden uyarmıştı tedavi sonrası iyileşme süreci bir kaç ay daha devam eder. Arada gerilme olabilir. Kısa süre sonra kendimi toparlayıp egzersizlere yeniden başladım. Açıkçası daha önce asla yapamayacağımı düşündüğüm bir şeydi bu. Hera klinikte imkansız mümkün olana dönüştü. Umarım eşime kavuştuğumda sağlıklı bir hayata da kavuşmuş oluruz. Doktor bey bize doğru yolu gösterdi bundan sonrası bize düşüyor (üstelik, uykusuzluk, gerginlik ve asosyallik sorunlarım azaldı). Tüm bunları paylaşmak istememin sebebi, vajinismus hastası kadınlara yalnız olmadıklarını hatırlatabilmek.
Bu sorun uzman yardımı almadan çözülmez bence, çünkü kişi kendisiyle bilinçaltındaki yerleşmiş imgelerle savaşmak zorunda kalıyor. Öncelikle Süleyman beye ve Hera klinikteki asistan hanımlara profesyonel ve insancıl yaklaşımlardan dolayı teşekkürü borç bilirim.
Tamamiyle iyileşip bir gün çocuk sahibi olmaya karar verirsem yine Hera kliniğin kapısını çalacağımdan eminim. Zaten açıkçası muayene fobimi tam olarak yenebilmiş değilim. Güvenmediğim doktorlara asla gidemem. Ben tüm bunları düşünüp yazarken televizyonda kadınların kapanma özgürlüğü savunuluyor.
İlköğretimde ki kız çocuklarının başörtülü olarak derslere girme hakkı tartışılıyor. Modern dünyanın kadını “ meta “ cinsel obje haline getirdiğinden dem vuruluyor. İçimde ki küçük kızsa modern ve muhafazakar dünyaların kadına karşı kurduğu bu kutsal olmayan ittifakın muntazam işleyişine hayretle bakakalıyor.
22.11.2010
ALLEGRA
30 YAŞ
ÖĞRETİM GÖREVLİSİ
( YURTDIŞI )
04. 12. 2010 Tarihli Mesajı:
Ben sizden o kadar cok sey ogrendim ki! ve size gercekten hem anlayisiniz hem de sabriniz icin minnettarim. Ayla Hanimla da bu nedenle gorusmedim. Antidepresan kullanmama da gerek kalmadi. Sizin telkinleriniz sayesinde kurtuldugumu dusunuyorum. Hersey icin cok tesekkurler!!
Size, esinize ve bebeginize cok guzel bir yil dilerim,
Icten selamlar
hastaniz A.Y
Copyright 2004 - 2023, www.jinekolognet.com